ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣﻤﻦ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢ
Kur'an ve Sünnet

VAAD ve VAÎD



VAAD ve VAÎD (TEHDİT) NASSLARINA İMAN
 
    Ehl-i sünnet ve'l-cemaat olan selef-i salih'in akidesinin esaslarından birisi de vaad ve vaîd nasslarına iman etmektir. Onlar bu nasslara inanır ve geldiği gibi kabul ederler. Herhangi bir şekilde te'vile kalkışmazlar. Vaad ve vaîd ile ilgili nassların hükmünü kabul ederler. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
    "Şüphesiz Allah kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını ise dileyeceğine mağfiret eder. Kim Allah'a ortak koşarsa, muhakkak büyük bir günahla iftira etmiş olur." (en-Nisa, 4/48)
    Kulların akıbetlerinin müphem olduğuna ve hiçbir kimsenin son olarak ne halde öleceğini bilmediğine inanırlar. Peygamber -sallallabu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki bir kimse insanlara göründüğü kadarıyla cennet ehli ameli ile amel eder. Halbuki o cehennem ehlindendir. Yine bir adam insanlara göründüğü kadarıyla cehennem ehlinin ameli ile amel eder, halbuki o cennetliklerdendir." (Buhari ve Müslim)
    Yine şöyle buyurmaktadır: "Sizden herhangi bir kimse cennetliklerin ameli ile amel eder, nihayet kendisi ile cennet arasında sadece bir arşınlık mesafe kalır. Kitab onun aleyhine yerini bulur ve cehennemliklerin ameli ile amel eder, o da cehenneme girer. Şüphesiz sizden bir kimse de cehennemliklerin ameli ile amel eder. Nihayet kendisi île cehennem arasında sadece bir arşınlık mesafe kalır. Kitabın hükmü hakkında tecelli eder ve cennetliklerin ameli ile amel eder, o da oraya girer." (Buhari ve Müslim)
    Fakat İslam üzere ölen kimse hakkında, zahiren müslüman olması sebebiyle -mü'min ve takva sahibi kimseler hakkında- genel olarak inşaallah cennet ehlinden olduğuna tanıklık ederler.
    Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "İman edip salih amel işleyenlere de şunu müjdele: Gerçekten onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır..." (el-Bakara, 2/25); "Muhakkak ki takva sahibleri cennetlerde ve ırmaklar (ın kenarın)dadır. Sıdk meclisinde gayet muktedir bir melikin yanındadırlar." (el-Kamer, 54/54-55)
    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığını bilir halde ölürse, cennete girer." (Müslim)
    Kafirlerle müşrikler ve münafıkların da cehennem ehlinden olduklarına tanıklık ederler.
    Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Kafir olup ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktirler, onlar orada ebediyyen kalıcıdırlar." (el-Bakara, 2/39); "Gerçek şu ki ister kitab ehlinden olsun, ister müşriklerden olsun o kafirler cehennem ateşindedirler. Orada ebedi kalıcıdırlar, yaratılanların en kötüleri de işte bunlardır." (el-Beyyine, 98/6); "Şüphesiz münafıklar cehennemin en aşağı tabakasındadırlar." (en-Nisa, 4/145)
    Ehl-i sünnet ve'l-cemaat Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'ın haklarında söylediği şekilde cennetle müjdelenmiş on kişinin cennetlik olduklarına tanıklık ettikleri gibi, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in cennetlik olduğunu söylediği herkesin de cennetlik olduğuna tanıklık ederler.
    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
    "Ebu Bekir cennettedir, Ömer cennettedir, Osman cennettedir, Ali cennettedir, Talha cennettedir, Zübeyr cennettedir, Abdu'r-Rahman b. Avf cennettedir, Sad b. Ebi Vakkas cennettedir, Said b. Zeyd cennettedir, Ebu Ubeyde b. el-Cerrah cennettedir." (1)
    Cennetlik olduklarına dair ashab-ı kiram'dan pekçok kimse hakkında böyle bir tanıklık sabit olmuştur. Ükaşe b, Mihsan, Abdullah b. Selam, Yasir ailesi, Bilal b. Ebi Rebah, Cafer b. Ebi Talih, Amr b. Sabit, Zeyd b. Harise, Abdullah b. Revaha, Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- 'in kızı Fatıma, Hadice bnt. Huveylid, Aişe, Safiyye, Hafsa, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'ın bütün hanımları ve daha başkaları... Allah hepsinden razı olsun.
    Cehennemliklerden olduklarına dair nassların bulunduğu kimseler hakkında da biz böylece şahidlik ederiz. Abdu'l-Uzza b. Abdu'l-Muttalib adını taşıyan Ebu Leheb, onun hanımı Ummu Cemil künyeli Harb kızı Arva ve haklarında böyle bir tanıklığın sabit olduğu diğerleri gibi.
    Ehl-i sünnet ve'l-cemaat kim olursa olsun, Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'ın hakkında kat'î ifade kullandığı kimseler dışında muayyen olarak cennetlik ya da cehennemlik olduğunu kesin ifadelerle söylemezler. Fakat iyilik yapan kimse hakkında cennet ümidini, kötülük işleyenler hakkında da cehennem korkunusu taşırlar. (2)
    Ameli güzel dahi olsa, yüce Allah bir kimseyi lütfuna daldırıp, rahmeti ile onu cennete sokmadıkça cennetin hiçbir kimse hakkında kesin olarak vacib olmadığına inanırlar. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
    "Eğer Allah'ın üzerinizde lütuf ve rahmeti olmasaydı, sizden hiçbir kimse ebediyyen temize çıkamazdı. Allah herşeyi işitendir, çok iyi inilendir." (en-Nur, 24/21)
    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurmaktadır: "Ameli kendisini cennete sokacak hiçbir kimse yoktur." Sen de mi ey Allah 'ın Rasülü diye sorulanca, o: "Ben dahi Rabbimin rahmeti ile beni kuşatması hali müstesna." (Müslim)
    Ehl-i sünnet ve'l-cemaat tehdidin kendisine yöneltilmiş olabileceği herbir kimsenin azaba uğramasını gerekli görmezler. Çünkü yapmış olduğu itaatler, tevbe etmesi yahut günahlara keffaret olan bir takım musibet ve hastalıklar dolayısıyla Allah o kimseyi bağışlayabilir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır;
    "De ki: Ey nefisleri aleyhine ileri giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları mağfiret eder. Muhakkak o çok çok mağfiret edendir, rahmet edendir." (ez-Zümer, 39/53)
    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurmuştur; "Bir adam bir yolda yürümekte iken yol üzerinde dikenli bir dal buldu, onu bir kenara çekti. Yüce Allah onun bu davranışını güzel bulduğundan dolayı ona mağfiret etti." (Buharî)
    Ehl-i sünnet ve'l-cemaat yaratılmış herbir varlığın bir ecelinin bulunduğuna, Allah'ın izni olmaksızın ve belirli bir süreye ertelenmiş bir yazı ile olmaksızın hiçbir kimsenin ölmeyeceğine inanırlar. Onların tayin edilen süreleri de geldi mi ne bir an geri bırakılırlar, ne de öne alınırlar, ister ölmüş olsun, ister öldürülmüş olsun. Bu ancak onun için belirlenmiş ecelinin sona ermesi ile olur. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
    "Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimse ölemez. O vadesiyle yazılmış bir yazıdır." (Al-i İmran, 3/145)
    Ehl-i sünnet ve'l-cemaat yüce Allah'ın mü'minlere cenneti vaad ettiğine, muvahhid isyankarları ve kafir ve münafıkları ise cehennem ateşinde azablandırmak ile tehdit ettiğine, bu tehdidinin hak olduğuna inanırlar. Allah vaadinden caymaz. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
    "İman edip, salih amel işleyenlere gelince, biz onları altından akan ırmaklara, orada ebedi kalıcılar olmak, üzere koyacağız. Bu Allah'ın dosdoğru bir vaadidir. Allah'tan daha doğru sözlü, kim olabilir?" (en-Nisa, 4/122)
    Ancak yüce Allah lütuf ve keremiyle günahkar muvahhidleri affedecektir. Yüce Allah muvahhidleri affedeceğini vaadetmiş, böyle olmayanlar hakkında bu affın sözkonusu olmayacağını da belirtmiş bulunmaktadır:
"Doğrusu Allah kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını da dilediğine bağışlar." (en-Nisa, 4/48 ve 116)
 
DİPNOTLAR
(1) el-Elbanî, Sahih-u Sünen-i Ebi Davud. 
(2) Bunlardan bazıları: Ölmüş bir kimse hakkında "merhum" yani "mağfirete nail olmuş" lafızlarının kullanılması caiz değildir. Çünkü böyle bir ifade ölü hakkında söylenmesi gereken dua ifadeleri arasında yer almaz. Aksine bu, kesin kanaat belirten ve yüce Allah hakkında bilgisizce söz söyleme ifadeleridir. Zira bu ifadeler ölenin rahmet ve mağfirete nail oluşunun gerçekleştiği anlamındadır. Doğrusu ise ölen bir kimsenin adının geçmesi halinde ona: Allah ona mağfiret buyursun, Allah ona rahmet buyursun gibi sözlerle dua ve rahmet dileğinde bulunmanın müstehab olduğudur. Aynı şekilde öldürülmüş yahut ölmüş bir kimse hakkında: O şehiddir de denilemez. Çünkü niyeti ancak Allah bilir. Doğru olan ise: Allah'tan şehit olmuş olmasını dileriz, inşaallah şehittir diye zannederiz -bununla birlikte Allah'a rağmen kimseyi de temize çıkarmayız- şeklinde dua ifadeleri kullanılır. Kesinlik belirten ifadeler kullanılmaz. Çünkü kesinlik belirten bu gibi ifadeler yüce Allah hakkında bilgisizce söz söylemektir.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol