ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣﻤﻦ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢ
Kur'an ve Sünnet

AKİDE'NİN TANIMI

   
 
    Akide'nin Tanımı
 
    Sözlük anlamı: Bu kelime rabtetmek, bağlamak, sağlamlaştırmak, iyice bağlamak, güçlü bir şekilde bağlamak, birbirine kenetlemek, birbirine sıkı sıkıya kaynaşmak ve tesbit etmek demek olan "akd"den gelmektedir. Yakîn (kesin bilgi) ve cezm (kesin kararlılık) da bu anlamdadır.
    Akd, aynı zamanda çözmenin zıttıdır. Mesela ukdetu'l-yemin ile ukdetu'n-nikah (yemin etmek, nikah akdi) de buradan gelmektedir. Nitekim yüce Allah da şöyle buyurmaktadır: "Allah sizi yeminlerinizdeki lağivden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat bağlamış olduğunuz yeminlerinizden sorumlu tutar. " (el-Maide, 5/89)
    "Akîde: İtikad eden kimse nezdinde şüphe sözkonusu olmayan hüküm demektir. Dinde akide ise -amelin dışında kalan- ve kendisine itikad edilen (inanılan) şey demektir. Yüce Allah'ın varlığına, Rasûllerin O'nun tarafından gönderildiğine İtikad etmek gibi. Çoğulu ise: Akaid diye gelir."(1)
    Özetle insanın kalbinden kesin olarak kabul ettiği şey ister hak, ister batıl olsun akidedir.
    Terim olarak: Kalbin doğrulaması, nefsin huzur ile kabul etmesi gereken hususlardır, ta ki bunlar en ufak bir şüphenin yer almadığı, herhangi bir tereddüdün karışmadığı sapa-sağlam kesin bir yakîn olabilsin.
    Ya da akide, kişinin, hiçbir şekilde şüphe ve tereddüt sözkonusu olmaksızın kesin olarak inanması demektir. Ayrıca akidenin gerçeğe uygun olması da gerekir. Herhangi bir şüphe ve zannı da kabil değildir. Eğer bilgi kesin bir inanç (yakîn) derecesine ulaşmayacak olursa, ona akide denilemez.
    Akide'ye bu adın veriliş sebebi ise insanın bu inanç üzerine adeta kalbini düğümlemiş olmasından dolayıdır.
İslam Akidesi ise Yüce Allah'a, Meleklerine, Kitablarına, Rasüllerine, Ahiret Gününe, Hayrı ile Şerri ile Kadere, Gayba Dair Sabit Olmuş Diğer Hususlara, Dinin Esaslarına, Selef-i Salih'in Üzerinde İcma Etmiş Olduğu Hususlara Kesin Olarak İnanmak ve Emir, Hüküm ve itaat Hususunda Yüce Allah'a Tam Teslimiyet, Rasülüne de Tabi Olmaktır:
    İslam akidesi mutlak olarak kullanıldığı takdirde, ehl-i sünnet ve'l-cemaat'in akidesi anlaşılır. Çünkü Allah'ın kulları için din olarak beğenip, seçtiği İslam odur. Ashab, tabiîn ve onlara güzel bir şekilde tabi olanların oluşturduğu fazilet sahibi üç neslin kabul ettiği akide de budur.
    İslam akidesinin ehl-i sünnet ve'l-cemaat tarafından kabul edilmiş, onunla eş anlamlı ve ona delalet eden başka bir takım isimleri daha vardır: Tevhid, sünnet, usulu'd-din, el-fıkhu'l-ekber, şeriat ve iman bunların bazılarıdır.
    Ehl-i sünnet'in akide ilmi hakkında kullandıkları en ünlü tabirler bunlardır.(2)
 
DİPNOTLAR
(1) Şu sözlüklere bakınız: Lisanu'l-Arab, el-Kamusu'l-Muhit, el-Mu'cemu'l-Vasît. "ayn, kaf, dal" maddesi.
(2) Bk. Nasır b. Abdu'l-Kerim el-Akl, Mebahisu fi Akideti Ehl-i Sünneti ve'l-Cemaati ve Mevkıfi'l-Harekati'l-İslamiyyeti-Mubasirati minbâ; Dr. Ömer Süleyman el-Aşkar, el-Akidetu fillahi.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol