ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣﻤﻦ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢ
Kur'an ve Sünnet

Sabrın Fazileti

 
بســـم الله الرحمن الرحيم
 
  
 


Sabrın Lügat Manası, Kelimenin Türetilişi ve Çekimi
 
  
   
 
"Sabır", lugatta "menetmek" ve "habsetmek" manasındadır. 
 
"Sabır", insanın kendisini feryad etmekten, dilini şikayet etmekten, ellerini yüzüne, dizine vurmaktan ve elbiselerini yırtmaktan menetmesidir.
 
Sabır kelimesi, "sabera, tasbiru, sabran" diye çekilir. 
 
Sabera nefsehu: "nefsini (kendini) menetti." denir. 
 
Nitekim Allah Teala buyuruyor: 
 
"Habibim, Rablerine dua edenlerle beraber kendini habset." (Kehf/28)
 
Bir kimseyi habsettiğin zaman; "sabertü fü'lanen: falanca kimseyi habsettim." ve 
 
Bir kimseyi sabretmeye teşvik ettiğin zaman; "sabbertühü: onu sabra teşvik ettim." dersin. 
 
İki kişi bir şahsı yakalamış, biri tutmuş, diğeri onu öldürmüş, bunun üzerine Resul-i Ekrem: 
 
"Katil öldürülür, tutan habsedilir." diye buyurmuştur. 
 
Öldürülmesi için bir kimseyi tuttuğun zaman; "Sebertü'r-racule: adamı tuttum" ve 
 
Yemin etmesi için habsettiğin zaman; "Asbertühü: onu habsettim" dersin. 
 
Nitekim sahih bir hadis-i şerifde: 
 
"Bir kimse müslüman bir kişinin malını koparıp habsetmek (almak) için (yalan yere) yemin ederse kıyamet gününde kendisinden Cenab-ı Hakk i'raz etmiş olduğu halde O'na mülaki olur." buyurulmuştur. 
 
Kaseme bahsindeki hadis-i şerifde de: 
 
"Başkalarının yemin etmeleri için habsedildikleri yerde, onu habsetme!" diye buyurulmuştur.
 
Üzerine yemin edilen şeye "masbure" denir. Bir hadis-i şerifde de, "masbure" yani koyun, tavuk gibi hayvanların ölmeleri için bağlanarak, habsedilip, ölüme terkedilmeleri yasaklanmıştır.        
 
"Sabır" kelimesi, mazide üstün, müzaride esre ile "sabartü, asbirü" babından olursa daha çok kefalet manasına gelir. Kefil olana "sabır" denir, sanki kefil nefsini borç ödemek için habsetmiştir.
 
Arabların "usburni: bana kefil göster" sözü de bundandır. 
 
Bazıları; "sabır" kelimesinin aslında "şiddet" ve "kuvvet" manası da vardır, bundan dolayı tedavi için kullanılan meşhur bir ilaca çok acı olduğu için "sabır" ismi verilmiştir, demişlerdir.
 
Asmai; "bir kimse şiddetli bir belaya maruz kaldığında "lekiyehâ bi esbârihâ" yani "şiddetli bir belaya uğradı" denir" demiştir. 
 
Hür kadına şiddetli ve kuvvetli olduğu için, "ümm-i sabbre" denir. Araplar, bir kavim şiddetli bir sıkıntıya düştüğünde "vakaa'l-kavmü fi-emrin sebbûrin: falan kavim şiddetli bir sıkıntıya düştü" derler. 
 
Yine "sabârretü'ş-şitâi: kış çok şiddetlidir." denir.        
 
Bazıları, sabır; toplamak, katmak, eklemek manalarına da gelir, çünkü sabreden kendini feryad ve sızlanmaktan toplar. 
 
Ayrıca arpa, buğday gibi yenilecek maddelerin yığınına "subretu't taam" ve taş yığınına, "subaretü'l hicare" de denir demişlerdir. 
 
 
 
Netice olarak, "sabır" en yaygın olarak üç manada kullanılır; 
 
1 - "menetmek", 
 
2 - "şiddet" ve 
 
3 - "toplamak"          
 
Bir kimse; 
 
- sabrettiği zaman; "sabare: sabretti", 
 
- kendini sabra zorladığı zaman; "tesabbere", 
 
- sabrı kazandığı zaman; "ıstabere", 
 
- hasmı sabır makamında durduğu zaman; "sabere", 
 
- kendisini ve başkasını sabra teşvik ettiği zaman; "sabbere nefsehu ve gayrehu" denir.
 
İsm-i faili, "sabirûn, sabbarûn, sabûrun, müsâbirûn ve mustabirûn" gelir.
 
- Müsâbirûn, "sabere" den 
 
- Mustabirun, "ıstabere" den, 
 
- Sabirûn "sabere" den gelir.
 
"Sabbarûn, sabûrun", "darrabûn" ve "darûbûn" gibi sülasinin mübalağa vezinlerindendir.
 
  
   

 
Sabrın Fazileti
 
  
   

Bilmiş ol ki, Allah Teala sabrı, tökezlemiyen bir at, körlenmeyen bir kılıç, bozguna uğramayan bir ordu, yıkılamayan, hatta gedik bile açılamayan muhkem bir kale kılmıştır. Sabır ile nusret (zafere ulaşma) iki kardeştir, bunlar bir anadan süt emmiş ve hiçbir zaman birbirinden ayrılmayacaklarına dair yemin etmişlerdir.
 
Zafere ulaşmak, sabırdan sonra gelir, ferahlık ve sevinç üzüntüden sonra gelir, güçlük ve sıkıntıdan sonra kolaylık gelir. Sabır, sahibine silahsız ve hazırlıksız bir ordudan daha çok yardımcıdır. Sabrın zaferdeki yeri, vücuddaki baş gibidir.
 
Allah Teala kitabında sabredenlere karşılıksız mükafat vereceğini vadetmiş ve bir ayet-i kerimesinde de, 
 
"Sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfal/46) buyurmuştur. 
 
Yani ey iman edenler! Sabredin çünkü Allah'ın hidayeti, yardımı, açık zaferi sabredenlerle beraberdir. İşte, bu beraberlik sayesinde sabredenler, Allah'ın gizli ve açık nimetlerini, dünya ve ahiret hayrını kazanırlar. Allah Teala, din işlerinde imam (rehber) olmayı, sabra ve yakîne bağlamış ve ayet-i kerimesinde; 
 
"İçlerinden de sabır (ve sebat) ettikleri zaman emirlerimizle doğru yola sevkedecek imamlar (rehberler) tayin etmiştik ve onlar, ayetlerimizi çok iyi biliyorlardı." buyurmuştur. (Secde/24). 
 
Allah Teala sabrın, sabredenler için en hayırlı şey olduğunu yeminle te'kid ederek:
 
"Sabrederseniz, andolsun ki, bu tahammül edenler için elbet daha hayırlıdır." (Nahl/126) buyurmuştur. 
 
Allah Teala sabır ve takva sahibine düşmanın -ne kadar güçlü ve kuvvetli olursa olsun- hilesinin zarar veremeyeceğini haber vererek şöyle buyurmaktadır: 
 
Eğer siz, sabreder de korunursanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz ki, Allah, ilmiyle / onların yaptıklarını kuşatmıştır." (Al-i İmran/120) 
 
Allah Teala, Yusuf (a.s.)'den haber verirken de şöyle buyuruyor: 
 
"Kim (Allah'dan) korkar ve sabrederse, bilsin ki, Allah iyilik edenlerin mükafatını zayi etmez." (Yusuf/90) 
 
Yusuf (a.s.) bu ayet-i kerimede sabır ve takvanın kendisini en yüksek makama ulaştırdığını ve kurtuluşun, sabır ve takvaya bağlı olduğunu haber vermektedir. Mü'minler de bu ayet-i kerimeden, kurtuluşun sabretmekle ve Allah'ın emrini tutup yasaklarından sakınmakla mümkün olabileceğini anlamışlardır. 
 
Nitekim Allah Teala: 
 
"Ey iman edenler! sabr (u sebat) edin, (düşmanlarımızla) sabır yarışı edin (onlara galebe çalın, sınırlarda) nöbet beklesin, Bu sayede kurtuluşu umabilirsiniz." (Ali İmran/200) 
 
Allah Teala, sabredenleri sevdiğini haber vererek şöyle buyuruyor: 
 
"Allah sabredenleri sever." (Al-i İmran/146) 
 
Bu ayet-i kerimede, Allah'ın kendilerini sevmesini arzu edenler için, sabretmeye büyük bir teşvik vardır. Allah Teala, sabredenleri üç ayetle müjdeledi ki bunlardan her biri, dünya ehlinin birbirlerini çekemeyerek uğrunda kan döktükleri dünyadan ve dünya malından daha hayırlıdır. 
 
Allah Teala, şöyle buyuruyor: 
 
"Sabredenleri müjdele ki, onlar başlarına bir bela geldiği zaman, 'Biz Allah'ın (dünyada takdirine teslim olmuş kulları) yız ve biz (ahirette de) yine O'na döneceğiz' derler. İşte onlara Rablarından mağfiret ve rahmet vardır ve işte onlar hidayete erenlerin ta kendileridir." (Bakara/155, 156, 157)
 
Allah Teala kullarına, din ve dünya hususunda başlarına bir musibet geldiği zaman sabır ve dua ile yardım dilemelerini tavsiye ederek buyuruyor: 
 
"Hem sabır (ve sebat) ile hem namazla Allah'dan yardım isteyin, gerçi bu, nefislere pek ağır gelirse de (Allah'a) saygısı olan kimselere ağır gelmez." (Bakara/45)
 
Allah Teala cenneti kazanan ve cehennemden kurtulanların ancak sabredenler olacaklarını beyan ederek: 
 
"İşte onlara bugün sabretmelerine karşılık mükafatlarını verdim. Onlar murada erenlerin ta kendileridir." (Mü'minun/111) buyurmaktadır. 
 
Yine Allah Teala dünyadan ve nimetinden yüz çevirip sevabı arzulayanların ancak sabırlı mü'minler olduğunu haber vererek buyuruyor: 
 
"Kendilerine ilim verilenler de (şöyle) dedi: Yazıklar olsun size. Allah'ın sevabı iman ve iyi amel eden kimseler için daha hayırlıdır. Buna da sabır (ve sebat) edenlerden başkası kavuşturulmaz." (Kasas/80)
 
Yine Allah Teala kötülüğe iyilikle engel olduğu vakit, kötü kimsenin adeta yakın bir dost gibi olacağını haber vererek buyuruyor:
 
"İyilikle kötülük bir olamaz. Sen kötülüğü, en güzel, olan hareketle önle o vakit göreceksin ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse yakın bir dost gibi olacaktır." (Fussilet/34) 
 
İşte bu rütbeye ancak sabredenler kavuşturulur, ancak büyük nasip sahihleri kavuşturulur. Yine Allah Teala yeminle te'kid ederek buyuruyor: 
 
"Asra (devre) yemin ederim ki, muhakkak insan ziyandadır. Ancak iman edenlerle güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar, bir de birbirlerine hakkı tavsiye, sabrı tavsiye edenler böyle değil." (Asr/1-3)
 
İnsanlar sağcılar ve solcular olmak üzere iki kısımdır. Sabır ve merhameti tavsiye edenler, Allah'ın ayetlerinden istifade ederek iman edenler, sabredenler ve şükredenler sağcılardır. İşte bu vasıflarla sağcılar, solculardan ayrılmaktadır. Mü'minlerin vasıflarından en büyükleri sabır ile şükürdür. 
 
Nitekim Allah Teala Kur'an'ı Kerim'in dört yerinde: 
 
"Şüphesiz ki, bunda çok sabreden, çok şükreden kimse için ibretler vardır." (İbrahim/5, Lokman/31, Sebe,'/19, Şûra/33) buyurmuştur. 
 
Allah Teala, mağfireti ve mükafatı iyi amel ile sabıra bağlamıştır. Allah sabrı kime kolaylaştırırca ona kolay gelir. 
 
Nitekim Allah Teala: 
 
"Sabredip güzel amel (ve hareketler) de bulunanlar böyle değil, onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır." (Hud/11) buyurmuştur.
 
Allah Teala, sabretmenin ve suçlan bağdamanın, asla zarar etmeyecek bir ticaret sahihlerinin azmedecekleri işlerden olduğunu haber vererek buyuruyor: 
 
"Her kim de sabreder ve suç bağışlarsa, işte bu, azmedilecek işlerdendir." (Şûra/43)
 
Allah Teala hükmüne sabretmesini peygamberine emretmiş, peygamberinin sabrının ancak Allah'ın yardımıyla olacağını ve böylece bütün musibetlerin kolay olacağını haber vererek aşağıdaki ayetlerde şöyle buyurmuştur:
 
"Rabbinin hükmüne sabret çünkü sen, bizim nezaretimizdesin." (Tur/48), 
 
"Sabret, senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir. Ve onlara karşı mahzun olma. Yaptıkları hileden telaşa da düşme. Gerçekten Allah, takva sahipleriyle ve iyilik edenlerle beraberdir." (Nahl/127-128) 
 
Sabır, mü'minin bağlanmış olduğu bir iptir, ondan kurtulamaz, imanın dayandığı bir temeldir, sabrı olmayanın imanı yoktur, olsa da son derece zayıfdır, böyle bir iman sahibi, Allah Tealaya tek taraflı ibadet edenlerdendir, eğer kendisine bir hayır dokunursa ona gönlü yatar, eğer bir bela gelirse gerisin geriye dönüverir (mürted olur), dünyada da ahirette de hüsrana uğramış ve bunlardan ziyandan başka bir şey kazanamamıştır. 
 
Mesud ve bahtiyar insanlar sabırları sayesinde en güzel maişeti elde etmişler, şükürleri sayesinde de en yüce makamlara yükselmişler, sabır ile şükrün kanatları arasında na'îm cennetlerine ulaşmışlardır. Bu, Allah'ın lutfudur, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl ve ihsan sahibidir.
 
  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol