ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣﻤﻦ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢ
Kur'an ve Sünnet

Allah’ın İsim ve Sıfatları Hakkında Ehl-i Sünnet’in Yolu

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

21 Ekim 2013 Pazartesi

Allah’ın İsim ve Sıfatları Hakkında Ehl-i Sünnet’in Yolu

 

Allah’ın İsim ve Sıfatları Hakkında Ehl-i Sünnet’in Yolu

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat;

Peygamber -Sallallâhu aleyhi ve sellem-’in sünnetine (yoluna) sımsıkı sarılmanın, sözde, işte ve inançta açık ve gizli olarak O’nun sünnetiyle amel etmenin gereği üzerinde birleşmiş topluluktur. Ehl-i Sünnet’in, Allah’ın isim ve sıfatları hakkındaki yolu şöyledir:

1- İspat (Olumlu Sıfatlar) Hakkındaki Yolu: Allah’ın kendisi için kitabında ya da Rasûlü -Sallallâhu aleyhi ve sellem-’in dilinde O’nun hakkında bildirmiş olduğu sıfatları, ne herhangi bir tahrîf ve ta’tîle, ne de herhangi bir tekyîf ve temsîle kaçmaksızın olduğu gibi saptayarak kabul etmektir.

2- Nefy (Olumsuz Sıfatlar) Hakkındaki Yolu: Allah’ın kendisi için kitabında veya Rasûlü -Sallallâhu aleyhi ve sellem-’in dilinde O’nun hakkında reddettiği sıfatları kabul etmemek ve Allah’ın, bunların karşıtı olan en mükemmel sıfatlarla niteliği olduğuna inanmaktır.

3- Cisim,yer tutma, yön ve benzerleri gibi insanların ayrılığa düştükleri, haklarında olumsuz ya da olumlu yönde bir kanıtın gelmediği sıfatlarda ise Ehl-i Sünnet’in yolu şudur: Haklarında olumlu (ispat) ya da olumsuz (nefy) yönde bir kanıt gelmediği için bu tür sözler hakkında bir şey söylemeyerek ispat ve nefye kalkışmazlar. Bu tür sıfatların anlamlarına gelince, bunlar hakkında şöyle bir ayrıntılı açıklamada bulunurlar: Eğer bunlarla Allah’ın kendisini tenzîh ettiği bâtıl bir anlam kastedilmişse onu reddederler, yok eğer Allah hakkında imkansız olmayan hak (doğru) bir anlam kastedilmişse onu kabul ederler. İşte uyulması gereken yol budur. Bu, ta’tîl ehli ile temsîl ehli arasındaki orta yoldur. Bu yolun gerekliliğini akıl ve nakil kanıtlamaktadır: Aklın Kanıtı: Akıl, Allah-u Teâlâ için gerekli, câiz ve imkansız şeylerin ancak nakil yoluyla öğrenilebileceğini bilir. İşte bundan dolayı, bu konuda naklin; Allah için saptadığı sıfatları saptamak ve O’na uygun görmediği sıfatları reddetmek gerektiği gibi hakkında hiçbir şey söylemediği hususlarda da susarak nakle uymak gerekir. Naklin Kanıtı: Bu konuda yalnız nakle başvurmanın zorunluluğunu Allah’ın şu buyrukları kanıtlamaktadır:

1- “En güzel isimler (el-esmâü’l-hüsnâ) Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola (ilhâda) sapanları bırakın. Onlar yapmakta olduklarının (yâni ilhâdlarının) cezasına çarptırılacaklardır.” (A’râf, 180)

2- “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.” (Şûrâ, 11)

3- “Hakkında bilgin bulunmayan şeylerin ardına düşme.” (İsrâ, 36) 
İlk ayet, tahrîf ve ta’tîle kaçmadan Allah’ın bildirdiği sıfatları kabul etmenin gereğini gösterir. Çünkü tahrîf ve ta’tîl, ilhâdın pek çok şeklinden yalnızca ikisidir. İkinci ayet, temsîli reddetmenin gerekliliğini gösterir. Üçüncü ayet, tekyîfi reddetmenin gerekliliğiyle, hakkında olumlu ya da olumsuz bir şeyin gelmediği hususlarda susmanın gerekliliğini gösterir. Allah hakkında sâbit olan tüm sıfatlar, kemâl (olgunluk) sıfatlarıdır. Allah’a bunlarla hamdedilir ve bunlarla Allah övülür. Hiçbir bakımdan bu sıfatlarda bir eksiklik yoktur. Allah-u Teâlâ hakkında sâbit olan tüm kemâl (olgunluk) sıfatları en olgun sıfatlardır. Allah’ın kendisi hakkında reddettiği her sıfat, O’nun zorunlu olgunluğuna aykırı olan eksiklik sıfatıdır. Allah-u Teâlâ’nın kemâlinin gereği, eksiklik bildiren bütün sıfatlar O’nun hakkında imkansızdır. Allah’ın, kendisi hakkında reddettiği sıfattan kastedilen, olumsuz anlam içeren o sıfatın reddedilerek onun en mükemmel karşıtının kabul edilmesidir. Çünkü olumsuzluk olgunluk göstermez ki olumlu bir övgü sıfatı içermiş olsun. Bir şeyin olmamasının (yâni olumsuz olmasının) nedeni acziyet (güç yetirememe) olabilir ki bu durumda bu olumsuzluk şâirin şu sözünde olduğu gibi, bir eksikliktir: Anlaşmayı bozup hıyânet etmeyen ve insanlara hardal tanesi kadar zulmetmeyen bir kabilecik. Ya da “Duvar zulmetmez” şeklinde söylenen sözdeki gibi bir şey yeteneksizliğinden dolayı olumsuz yapılır ki bu takdirde övgüyü haketmez. Bu husus iyice anlaşıldıysa deriz ki: Allah’ın kendisi hakkında reddettiği sıfatlardan biri de “zulüm” sıfatıdır. Bununla ilgili olarak bizden istenen Allah hakkında zulmetme sıfatının reddiyle beraber zulmetmenin en mükemmel karşıtının -ki o adaletli olma anlamında olan el-adl’dir- kabul edilmesidir. Yine Allah kendisi hakkında “el-lugûb” sıfatını reddetmiştir ki anlamı, yorulmak ve takatsiz düşmektir. O halde bizden istenen, Allah hakkında yorulma ve takatsiz düşme sıfatının reddiyle beraber onun en mükemmel karşıtının -ki o el-kuvve’dir, yâni kuvvetli olmak- kabul edilmesidir. Allah’ın kendisi hakkında reddettiği geri kalan sıfatlar da bunlar gibidir. Allah en doğrusunu bilir.

Tahrîf: Tahrîf dilde değiştirmek demektir. Terim olarak tahrîf, nassı (ayet veya hadisi) lafız veya anlam olarak değiştirmektir. Lafzı değiştirmeyle beraber anlam ya değişir ya da değişmez.

Tahrîf üç kısımdır:

1- Anlamı Değişen Lafız (Söz, Kelime) Tahrîfi: Bazılarının sırf konuşan Mû- sâ Peygamber olsun diye  “Ve Allah Mûsâ ile konuştu” (Nisâ, 64) ayetinde Allah lafz-ı celâlini üstün okumaları  gibi.

2- Anlamı Değişmeyen Lafız (Söz, Kelime) Tahrîfi:  “Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” (Fâtiha, 2) ayetinde dâl harfini üstün okumak  gibi. Bu tür hata, genellikle cahilden kaynaklanan hata olup kasıtlı olarak ard niyetle yapılan bir hata değildir.

3- Anlam Tahrîfi: Delilsiz olarak bir lafzı (sözü, kelimeyi) açık anlamı dışına çıkarmaktır. Allah’a izâfe (nispet) edilen “iki el”’in kuvvet, nimet ve benzeri sözlerle anlamını değiştirmek gibi.

Ta’tîl: Dilde ta’tîl, boşaltmak (bir şeyin veya kavramın içini boşaltmak) ve terk etmek demektir. Terim olarak ise, Allah-u Teâlâ için gerekli olan isim ve sıfatların tamamını veya bir kısmını inkar etmektir. Buna göre ta’tîl iki kısımdır: 
1- Tam (Küllî) Ta’tîl: Allah’ın sıfatlarını inkar eden Cehmiyye gibi. Bunların aşırıları, Allah’ın isimlerini de inkar ederler.

2- Kısmî (Cüzî) Ta’tîl: Allah’ın bazı sıfatlarını kabul edip bazılarını inkar eden Eş’ariyye gibi. Bu ümmet içinde ta’tîl fitnesi ile bilinen ilk kişi el-Ca’d b. Dirhem’dir.

Tekyîf: Tekyîf, bir sıfatın niteliğini (keyfiyetini) anlatmaktır. Allah’ın elinin ya da dünya göğüne inmesinin niteliği şöyle şöyledir, demek gibi. Temsîl ve Teşbîh: Temsîl, bir şeye örnek, teşbîh ise benzer vermektir. Temsîl (iki şey arasında) her bakımdan eşitlik ve denklik bulunmasını, teşbih ise bir çok bakımdan eşitlik ve denklik bulunmasını gerektirir. Bunların biri diğeri yerinde de kullanılır. Bunlar ile (temsîl ve teşbîh) tekyîf arasında iki bakımdan fark vardır:

Birincisi: Tekyîf, bir şeyin niteliğini mutlak olarak veya bir benzerle kayıtlayarak anlatmaktır. Temsîl ve teşbîh ise, örnek ve benzerle kayıtlanmış bir niteliği gösterir. Bu bakımdan tekyîf daha geneldir. Çünkü her mümessil (temsil yapan) aynı zamanda mükeyyif (tekyif yapan)dir, tersi olamaz.

İkincisi: Tekyîf sıfatlara özgüdür. Temsîl ise değerde (adet), sıfatta ve zâtta olabilir. Bu bakımdan yani temsîlin zât, sıfat ve değerle olan ilgisi bakımından temsîl daha geneldir. Sonra insanlar içinde birçok kimsenin sapıtmasına neden olmuş teşbîh de iki kısma ayrılır: Birincisi: Yaratılmışı yaradana benzetmek. İkincisi: Yaradanı yaratılmışa benzetmek. •Yaratılmışı Yaradana Benzetmek: Allah’a özgü fiiller, haklar ve sıfatlardan herhangi birini yaratılmışa da vermek demektir. Birincinin yâni Allah’ın fiillerinden herhangi birini yaratılmışa vermenin örneği: Allah ile beraber başka bir yaratıcı bulunduğunu ileri süren kişinin Rubûbiyyet Tevhidinde Allah’a şirk koşması gibi. İkincinin yani Allah’ın haklarından herhangi birini yaratılmışa vermenin örneği: Müşriklerin, putlarının ilahlık hakkı olduğunu ileri sürerek onlara tapıp kulluk etmeleri gibi. Üçüncünün yâni Allah’ın sıfatlarından herhangi birini yaratılmışa vermenin örneği: Peygamber -Sallallâhu aleyhi ve sellem-’i övme veya diğer konularda aşırıya kaçanların yaptıkları şeyler gibi. Örneğin Abdullah b. Yahyâ el-Buhturî’yi öven Mütenebbî’nin: Ey benzeri olmayan kimse, dilediğin gibi ol. Ve nasıl istersen öyle ol. Sana benzer bir kimse yaratılmamıştır. sözünde olduğu gibi. •Yaradanı Yaratılmışa Benzetmek: Bu ise yaratılmışa ait olan bazı özellikleri Allah’ın zâtına ve sıfatlarına vermektir. “Allah’ın iki eli yaratıkların elleri gibidir”, “Allah’ın arşına istiva etmesi yaratıkların tahtlarına oturup kurulmaları gibidir” ve benzeri sözler gibi. Bu çeşit sözler söylemekle bilinen ilk kişinin, Râfızî olan Hişâm b. el-Hakem olduğu söylenir. Allah en doğrusunu bilir. İlhâd: İlhâd, dilde eğilim, terim olarak da inanılması ya da yapılması gerekli olan şeyden başka yana sapmak demektir. İlhâd iki kısımdır: Birincisi: Allah’ın İsimlerinde İlhâd İkincisi: Allah’ın Ayetlerinde İlhâd Allah’ın İsimlerinde İlhâd:42 Bu isimler için kaçınılmaz ve gerekli olan gerçekten sapmaktır. Bunun da dört çeşidi vardır:

1- Ta’tîlcilerin yaptıkları gibi isimlerden herhangi birini veya bunların gösterdiği sıfatları inkar etmek.

2- Teşbîhcilerin yaptıkları gibi isimleri, Allah’ı yaratıklarına benzetmek için bir kanıt (gösterge) olarak kullanmak.

3- Allah’ın kendisine vermediği bir takım isimlerle Allah’ı adlandırmak. Çünkü Allah’ın isimleri tevkîfîdir yâni delile dayalıdır. Bu çeşide örnek, Hıristiyanların Allah’ı “baba”, filozofların da “ille-i fâile=etkin güç” olarak isimlendirmeleri.

4- Allah’ın isimlerinden putlara isimler türetmek gibi. el-İlâh isminden “el-lât”, el-azîz isminden “el-uzzâ” adları türetmek gibi. Allah’ın Ayetlerinde İlhâd: Bu, ya peygamberlerin getirdiği hükümler ve haberlerden oluşan şer’î ayetlerde ya da Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı ve yaratmakta olduğu varlıklar olan kevnî ayetlerde olur. •Şer’î ayetlerdeki İlhâd, ya bu ayetleri tahrîf etmek, yahut bunların bildirdiği haberleri yalanlamak veya da hükümlerine karşı çıkmaktır. •Kevnî ayetlerdeki ilhâd ise, bu ayetleri, Allah’tan başkasına nispet etmek veya bu ayetlerde bir ortağı ve yardımcısı olduğuna inanmaktır.

 
 

 

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol